Yetim: İnsanlığı Yetiştiren İnsan

Yeryüzüne gönderilmiş ilk insan Hz. Adem ve Hz. Havva’dan beri aile olmak, kardeş olmak, tanış olmak ve insanın tek başına olamayacağı hakikati; bize emanet olan yetimlerin yanında olmamız gerektiğini çok net bir şekilde göstermekte değil midir?

Nesiller boyu devam eden ve birbirine hilkat temelinde bağlı olan kardeşliğin tesisi ve devamlılığı için rehber edinmemiz gereken sarsılmaz şuurun adıdır emanet! Emanet şuuru ile yaşadığımız her an, bizi daha merhametli ve daha anlayışlı kılar. Kabullendiğimiz yaşanmışlıklardan, iç geçirdiğimiz hatıralardan, gerçekleşmesini beklediğimiz hayallerden, inşa etmeye çalıştığımız yarınlardan bizi kendimize getiren hakikat değil midir emanet… Anne ve babalarımız için bizler birer emanetiz, çocuklarımız da bize emanet. Takdir edilmiş biz zaman içerisinde, aldığımız her nefes bir emanet, kazanılmış veya hediye edilmiş her eşya birer emanet. Öğrenilmiş veya takdir edilmiş her kıymet bir emanet. Üzülmek, sevmek, sevilmek, düşünmek, karar vermek, hatırlamak, unutmak yani hâsılı yaşamaya dair her şey bir emanet...

Yetimleri hatırlamak esenlik yurdunu hatırlatmalı insana. İyi niyetlerin eyleme dönüşmesi, nasıl ki kişiyi mutlu ve huzurlu ediyorsa; bunu duyurmanın ve çoğaltmanın çabasında olmak da insanlığı geliştiren ortak bir yapının oluşumuna büyük katkı sunuyor… Dünya’nın birçok ülkesinde onların varlığını bilmek; sorumluluklarımızı gözden geçirmemiz gerektiğine bir işaret aslında.  Seslerini duymasak da, onları görmesek de orada olduklarını ve insanlığın seyrini değiştirebilecek bir potansiyele sahip olduklarını düşünerek hareket etmeli değil miyiz?  Onların ellerinden tutmak demek, kendi ellerimizden tutmak demek. Yolumuzu güzelleştirmek için farklı metotlar olsa da bu yolculuktaki mazhariyet diğerlerine benzememekte.

Yaşam şartları ne olursa olsun bir yetime hami olmak, sadece onlarla ilgilenmek ve destek olma anlamına gelmemeli. Bir yetime hami olmak demek; aile olmanın düşünsel temellerini kurmak, toplumsal gelişme ve huzurun yapı taşlarını adım adım yerine koymak demektir. Karşılaştığımız her misal, bize yaşamanın düzenini ve en nihayetinde geride bırakacağımız yeni misallerin nasıl gerçekleşeceğini gösteriyor. Bu yüzden ve hassaten yeryüzünün her kıtasında tanısak da tanımasak da bizi bekleyen mahzun kardeşlerimiz var. Türkiye’den dünyanın birçok bölgesine açılan iyilik kapılarının avlularında yetimler bizi bekliyor umut dolu gözlerle. Onların varlığını unutmamak ve elimizden geldiğince bu hassasiyetle yolda yürümek aslında kendimize yapacağımız iyilik ve güzelliklerin yeni bir başlangıcı olacaktır.  

İyilik tohumlarının ilkin hemen görünmeyen dalları; Allah’ın (c.c) izni ile yeşerecek ve insanın gayret ve sabrı neticesinde her geçen gün meyveye duracaktır. Zira iyiliklerin hiç eskimeyen, diri ve canlı kalan bir mahiyeti var.

Sözün özü onların hayatı güzelleştikçe ve tebessümleri çoğaldıkça, insanlıktan, yarınlardan, yeryüzünün hakiki imarından ve ıslahından hepimiz daha ümitvar olabiliriz.

 

Yasin Onat

07 Temmuz Perşembe 2022

Fatih-İstanbul

Yorumlar

Popüler Yayınlar