Şiirin Hakikati Üzerine


Şiir, derdi olanın hakikatidir. Hakikat, her zaman anlatımla mümkün olmayan ve olacak olanın vukû bulma hali.

Şiir, adaletli olmayı, cömert olmayı ve misafir kabul eder gibi içten ve samimi olmayı gerektirir.
Can havli ile söylenmeden önce, canıgönülden sızısını akıtmasıdır şiir kalbin.

Şiir, dipten gelen sessizliğiyle yankı bulur kelimelerin arasında. O kelimeler ki,  tarafını doğru seçenin potasında ya bir kalkan veya seçiminin yanlışlığını fark edemeyenlerin üzerinde, renkleri solmaya mahkum bir kumaşa dönüşür.  Bu kumaş insanın kendi rengidir aslında.
Şuur ile Şiir’in yol arkadaşlığı işte tam da burada başlamaktadır. Şuursuz şiir olmayacağı gibi anlamlardan ve kavramlardan yoksun bir şuurdan da bahsedilemez.

Eğer boş lakırdılar sarmışsa kulaklarımızı, orada şiirin sesi kısılmıştır ve şiirin sesi kısıldığında hakikatin yok sayıldığı sokaklara çıkar tüm gürültüler. Gürültülerin sokağında kimse dinleyemez üstelik kendi sesini...

Şiir, yazılanların sorumluluğunu bilerek söz vermektir yazdırana.
Söz almasıdır ayrıca yazanın kendisinden: Acizsin evet ve fakat acziyetin yalnız yaradana.
İradenin özünü kelimelere sarıp, dosta ve düşmana karşı yöneltmektir şiir.
Ki, dosta yöneltilen ile düşmana yöneltilen aynı kökeni taşısa da dostta muhabbet zuhur eder düşmanda ise yaralayıcı bir tedirginlik.

Kendisi yansa da yangından korumayı seçer şiir, hakikatin savunmasız kalmış süvarilerini.
Basite alınmış ne kadar hikmetli söz, usul var ise her birini muhafaza etmek üzere pervane gibi devran etmesidir, kalbini her daim yoklayanların dünyasında.

Tek nüshalı bir evrak gibi dolanıp duruyorken aramızda “güzel” addedilen çirkin sözler, şiirin başkaldırması kaçınılmazdır.

Ki şiir, Nizar Kabbani’nin deyişiyle

Dostlarım
Başkaldırmıyorsa, nedir ki şiir?
Azgınları ve azışları devirmiyorsa, nedir ki şiir?
Zamanda ve mekanda
Sarsıntı yapmıyorsa, nedir ki şiir?
Kisra Nuşirevan’ın başındaki tacı
Yere çalmıyorsa, nedir ki şiir?

Şiir, haksızlığın ve haksızlığa sebep olabilecek söz ve tutumlara karşı cansiperane bir eylemdir.
Sahiciliği ve işaret ettiği noktanın bize sunduğu vaat ile, bulunmuşken yine de aramaya devam etmektir şiir.

Ki aramak, İsmet Özel'in deyişiyle

Lakin hayret!
Arayana yoksulluk eziyet vermiyor
Arayanın aramaktan başka derdi yok.


İçinde büyüyen, büyüdükçe de kabına sığmayan özlem duygusunu, neşe ile kavuşturmak için mısraları serin ve tenhaya çağırmaktır şiirin söylediği...

Ki zor olan, Nâbî'nin deyişiyle

Güç neşâtın kademin kalbe alıştırmaktır
Yoksa gam her ne zaman istese hâzır bulunur*

Övgüyle gelenin, yergiden bahsetmeye niyeti olmadığını fark edebilendir şiire kulak veren. Zamanı geldiğinde bir yaprak misali, rüzgara serzeniş dahi etmeden hafifçe toprağa bırakmasıdır emanetini, gönlünde şiir büyüten. Hakikatle yol bulur şiir ve hakikatle söyler son sözünü.

Ve her şiir bir selam taşır, onu kalben kabul edene.


*:
Zor olan, huzur ve neş’enin ayağını kalbe alıştırmaktır.
Yoksa gam için mesele mi var? O ne zaman istese gönülde baş köşeye kurulur ve hükmünü icra eder.
Çev. Hayati İnanç



Yasin Onat

Temmuz 2022 Fatih

Mahalle Mektebi 66. sayı


Yorumlar

Popüler Yayınlar