Habeş ülkesinde yetim olmak
İHH İnsani Yardım Vakfı olarak Yetim Dayanışma Günleri
kapsamında en eski medeniyetlerden biri olan Etiyopya’daydık. Diğer adıyla
Habeşistan, Müslümanların Mekke müşriklerinin zulmünden Hicret ettikleri
ülkedir. Bakımını üstlendiğimiz yetimleri sevindirmek ve çeşitli projeleri
hayata geçirmek adına yolumuz Afrika’nın bereketli toprakları olan Etiyopya’dan
geçti.
Yetim olmak; her coğrafyada ve tüm zaman dilimlerinde hayatın
eksik kalmış ve belki de buruk tarafını temsil ediyor çoğu kez. Etiyopya’daki yetimler büyük bir coğrafyanın
içerisinde yapmak istedikleri birçok şeyden uzaklar. Afrika’daki genel durum da
ortaya konulan verilere göre bundan farksız değil açıkçası. İHH, yetimlerin
eğitim ve bakımlarına destek olmakla birlikte onların ailelerine ve toplumlarına
faydalı kimseler olmaları açısından çalışmalarına her geçen gün hız katıyor. Aileler
de çocukların eğitimlerini önemsiyor ve bu doğrultuda Türkiyeli
yardımseverlerden destek bekliyorlar.
Uçağımız gece 01.00 de Etiyopya’nın başkenti yeni çiçek
anlamına gelen Addis Ababa’ya indikten sonra Partner kuruluş CDA ekimizi
karşılayarak misafir ettiler. Sabah olduğunda tekrar bir araya gelerek CDA’nın
merkezinde bizlere ülkede gerçekleştirdikleri faaliyetler hakkında bir sunum
gerçekleştirdiler. Ağırlıklı olarak Yetim çalışmaları yapan kuruluş, su
kuyuları, katarakt, barınma ve mescit imarı çalışmaları da gerçekleştirmekte. Sunumun
ardından yapacağımız programlar hakkında kısa bir bilgiden sonra yolculuğumuzun
ilk durağı olan Havas şehri ve oradan da Bale şehrine uzun bir yolculuk
gerçekleştirdik. 6 kişiden oluşan ekibimiz ile birlikte ilk programımızı
gerçekleştireceğimiz yer olan stadyuma ulaştık.
Burada yetimlerle spor müsabakaları, yöresel oyunlar ve kültürel
etkinliklerle dopdolu bir gün geçirdik. Onlarla koştuk, onlarla heyecanlandık, onlarla
güldük ve onlarla sevindik. Her yarışma sonrası sevinçlerini bizlerle
paylaştılar; sanki yarışan bizdik onlar
ise moralimiz… O kadar ki gülümsemelerini tarif edebilecek bir anlatım
bulamadık.
Gülümsemelerinde hep
bir umut taşıyorlardı
Akşamları yolculuğumuz esnasında fark ettiğimiz bir şey vardı
ki önceleri buna anlama verememiş ama sonra anlamıştık. İnsanlar gece veya
gündüz hep yollarda ve yürür haldeydiler. Etiyopya’yı yürüyen insanlar ülkesi
olarak tanımlarsak yanlış olmaz. Başkent
dahil bir çok bölgede insanlar hareket halindeler. Kırsal alanda yaşayan
insanların nüfusu şehirlerde yaşayan insanlardan daha fazla olduğu için her
yerde bu manzarayla karşılaşmak mümkün. Afrika’nın
coğrafi, ekonomik, sosyal ve bir çok açıdan değişkenlik gösteren yapısı
itibarıyla insanların yaşam standartları da bir o kadar değişkenlik gösterebilmekte.
Su ile birleşen köyler
Yolculuğumuzun dördüncü gününde Kebira Sheqeta bölgesinde yer
alan su kanalı projesinin açılışını yapmak için yola koyuluyoruz. Bu bölgede
yer alan köylerde su imkanı çok kısıtlı ve insanlar kilometrelerce yürüyerek
suya ulaşabiliyorlar. Bundan 15 yıl önce Etiyopya’da kuraklık yaşanmış ve
binlerce insan bu kuraklık sebebiyle hayatını kaybetmiş. Rehber arkadaşımız
geçmişte 10 yıl süreyle hiç yağmur yağmadığını ve yeni doğan bebeklerin bu
kuraklıktan ötürü hayatlarını kaybettiğini söyledi bizlere. Ayrıca bu köylerin elektrik imkanları da
bulunmuyor. Geçtiğimiz yollarda ağaç dallarından ve yüzeyi çamur ile kaplanmış evleri
sıklıkla görebiliyorsunuz. Şehirden uzak kesimlerde hep bu evler karşılıyor
bizi. Evleri ve bu evlerden oluşan köyleri sıra sıra kaktüs ağaçları
çevreliyor. Öyle ki kırsal kesimde yolları kaktüs bitkisi belirliyor. Su kanalına ulaştığımızda civar köylerde
yaşayan çocuklar hep birlikte okumaya başladıkları ilahilerle karşıladılar
bizi. Açılışını yaptığımız su kanalının
kapasitesi 50 ton ve 60 bin insanın su ihtiyacını karşılayacak. Bağışçılarımızın açılışına vesile olduğu su
kanalları ile köyler arasındaki dargınlıklar ortadan kalkmış ve iletişimlerinde
bir köprü vazifesi görmüş. Suyun
Afrika’daki önemi düşündüğümüzden çok daha fazla…
Özgüveni olan bir
toplum
Etiyopya tarihte sömürülmemiş tek Afrika devleti olması
nedeniyle özgüveni yüksek bir halka sahip. Gittiğimiz birçok bölgede tanıştığımız
insanlar çekinmeksizin memnuniyetlerini ifade ederek, çalışmalarımızın
kendileri ve ülkeleri için ne kadar önemli olduğunu, kardeşlik köprüsünü daima ayakta
tutmak için çalışacaklarını iletiler.
Yetim gülerse parlak
bir ışık yayılır yeryüzüne
Yetimleri sevindirmek kadar çok az güzel duygu olsa gerek. Dünya’da
165 milyon yetimin olduğu gerçeğini unutmadan onlara dünyamızda yer açmak,
heyecanlarını, isteklerini ve yarınları için gerekli altyapıyı oluşturmak çok
önemli. Tüm yorgunluğunuzu unutturan yetimlere ne kadar ihtimam göstersek de
yine de yapabileceğimiz şeyler olduğunu bir kez daha anlıyoruz.
Y.O
Y.O
Yorumlar