İnsan tanıdıkça, zaman oldukça

İnsan hikayeleri dinlerim. Hikayeler dinlerim, anlatsa da insan, insandan vareste.

Vefat eden babası için her cuma simit dağıtan adamı, kedinin kapısı açık araca sığınmasını ve o kedinin sahibini kapı kapı dolaşıp arayan adamı, kuş dilini öğrenip sevdikleriyle şarkı söyler gibi konuşan güngörmüş teyzeyi, toprağın suyu özlemle beklemesi gibi en saf hali ile yârini yani mütemmim cüzünü arayan aşığı, doğal olanın letafetine meftun olan ve kendi elleriyle güzel koku yapmaya çalışan genci...

Gençliğin hülyalarında yüzmek yerine alın teri ile vaktini ihya etmekte olan gençlerin hikayelerini, ihtiyarlığın hareketleri yavaşlatan deminde, hareketin bereketini hiç unutmayanların hikayesini, zor zamanda kenara çekilmeden imanını zırh belleyen büyük yüreklerin zamana emanet bıraktıklarını...

İnsan hikayeleri bilirim. Yazılmasını hiç düşünmeden yaşayanların vakur duruşlarını.

Doğru yolun istikametini gözleriyle değil, duyduklarıyla değil, ödüllerle değil; tüm varlığıyla hissedenlerin devam ettirdiği yolculuklar bilirim. Bir istasyondan diğerine ulanan köprüleri inşa ederler; "acaba benden sonra ihya edenler olur mu" diye hiç düşünmeden! 

Yaşarken ölmeyi, ölürken yaşamayı ruhlarında öğütüp damıtanların hikayelerini. 
Görünüşte letâfetli olanların değil, görünmeden ve lakin her şeyi görenin idrakinde olarak O’nun rızası için yapıp edenlerin hikayelerini.

Bekletmeden, ertelemeden, korkmadan... 
Gökyüzünün hepimizi bekleyen engin kapısızlığında, duaları özlemlere katıp, mazruftan görünmez zarflar devşiren divaneyi duymaz mı hiç insan, sükût meclislerinde...

Varsın vardıklarımız, olsun olduklarımız.
Hû ile
Hay ile...


Yasin Onat
5 Mayıs 2021 Fatih




Yorumlar

Popüler Yayınlar