Reklam ve Farkındalık

Reklam; bir kurum veya kuruluşun ve toplum içindeki herhangi bir kimsenin kendisini inandığı ve sunmak istediği şeyi çeşitli yöntemlerle diğer insanlara arz etmesi veya onu bilinçli bir şekilde duyurmasıdır. Bu tanımın dışında reklam, günümüzde maddenin pazarlanması ve insanların zihinlerine sistematik olarak empoze edilen bir hal almıştır.

Günümüz reklam sektörü Nöro Pazarlama ile alışılagelmiş reklam stratejilerini de değiştirmiştir. Artık bir ürün, hizmet veya fikir sadece arz ve talep üzerinden değerlendirilemez olmuştur. Bir pazarlama ve dikkat yönetimi olarak Nöro Pazarlama, insanlar üzerinde duygu ve hislerin eğilimleri üzerinden edinilen kazançların modern metodudur. Duygusal Pazarlama olarak da tanımlanır. Talep edilmeyen şeylerin talep edilir hale getirilmesi olarak da adlandırılabilir. İnsanlar üzerinde yapılan sesli ve görsel deneysel çalışmalar sonucunda reklamların temaları ve yol haritaları çıkartılmaktadır; bu da hızlı tüketim ve bilinçsiz kullanımların baş sebebi olmaktadır. Örneğin tüketicilerin beynini okuyarak, hangi markayı neden tercih ettiğini tespit etme ve değişkenlerin neye göre şekillendiğini belirler. Bilimsel araştırmalar da beğeniyi markaların imajının belirlediğini doğrular niteliktedir. Ayrıca zihinsel durum ve değişikliklerin, istatistiksel olarak yorumlanması noktasında deneklerin toplum içindeki alışkanlıklarına yön verebilmektedir ki bu nokta reklamların ne kadar tehlikeli olabileceğini de ortaya koymaktadır.


İnsanların hayatlarına dair planları söz konusu olduğunda dış çevreden ve başkalarından neler beklediği ve neleri umduğu reklam dünyasının her zaman ilgisini çekmiştir. Arz ve talep dengesini değiştiren yeni tekniklerin insanlar üzerinde tüketim çılgınlıklarını körüklediği tezi konunun en can alacı noktasıdır. Bu hususun sebep olabileceği zararları engellemek adına bilinçli tüketicilerin sayısının artması toplumun yarına olacaktır.

Reklam mecralarının gün geçtikçe çeşitlenmesi ile çok sesli ve görselliğin uç noktalarda olması insanların artık farklı olanı ayırt edebilmelerini zorlaştırmaktadır. Aslında ayırt etmekten öte hangisine dikkat kesiliyorsak alışkanlıklarımızı da ona göre değiştiriyoruz. Tv, Radyo, İnternet, geniş hareketli ve sabit panolar, bizatihi insanların kendileri reklamın yaygınlaşmasını sağlayan unsurlar oluyorken bizler bize lazım olanı seçmeyi düşünüyoruz oysa bunu yaparken hiç de sağlıklı bir arz talep dengesi güdülmüyor. Evinde Televizyon olmayan insanlar belki biraz daha şanslılar lakin internet bu açığı fazlasıyla kapattığı için daha prensipli ve programlı bir kullanım ile farkındalığı zedeleyen reklamlardan bir nebze uzak tutabiliriz kendimizi. Sosyal Medyanın yer ettiği kitlenin gün geçtikçe artması ve gelişen trendi ile birlikte, insanların artık bilgi akışını ve merak uyandıran şeyleri takip ettiği alan sosyal medya olmuştur. Bu alanda yapılacak revizyonlar toplumun ihtiyaçlarına göre şekillenmemelidir. Zira toplum dünyanın neredeyse her yerinde tüketmek üzere refleksler geliştiriyor maalesef.   Revizyon; insanların üretkenliğine, ahlaki değerlere ve sağlıklı bilgi alma istidadına yönelik olmalıdır.  Bu noktada sosyal medyada yazılan ve izlenenlerin bir gün hiç olmamış gibi geride kalabileceği gerçeğini hiç unutmamalıyız.

Hepimizin gördüğü, maruz kaldığı dış ortamlardaki reklamlar bir zaman sonra sadece ışıklı, renkli veya süslü panolar olarak kalacak ve dikkatimizi çekmesi için yeni ve daha farklı metodların kullanılması söz konusu olacaktır.

Farklı olanı diğerlerinden ayırmak ön bilgisi ile, değersiz ve ilgimizi çekmeyen ne kadar reklam varsa onları filtreden geçirmek kişinin sağlıklı bir hayat sürmesi için ne kadar elzem ise; reklam sektörünün ve firmaların insanlara empoze etmek istediği anlayışın yerine daha anlaşılabilir ve karmaşadan uzak, kaygıları ve tercihleri toplum yararına olan yapıların artması da o kadar önemlidir.

Y.O
Şubat 2015 İstanbul

Yorumlar

Popüler Yayınlar