Tahminlerden Uzak İnsan Mevsimi


İnsanoğlunun hayalsiz bir günü geçebilir mi?

Bu sorunun cevabı ister evet olsun ister hayır sorunun cevabını değiştiremeyecektir.
Çünkü insanoğlunun kendisine yöneltilen herhangi bir soruya evet veya hayır demesi arasında mahiyet olarak farklılık olsa da hayal kurması ve hayal etmesi noktasında bir değişkenlik yoktur. Her insan hayal eder bilerek veya bilmeyerek.

Tasavvur ederken hayal ettiklerimizin, gerçekliğe ne kadar yakın olabileceğini düşünürüz ama hayal ederken, zihnimizin tasavvur edişini gerçekliğe pek yormayız. Bunun sebebini insanoğlunun hayal kurarken, detayları devre dışı bırakıp önemsemediğini varsayabiliriz.

Lakin tahminlerin zihnimizdeki sayısı arttıkça hayallere de kapılar birer birer kapanmış olacaktır. Tahminler azaldıkça, tasavvuru genişleten, bilgi ile donatılmaya müsait bir aklın ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır. Asıl mesele de tam burada başlıyor aslında; İnsanoğlu tahminlerden, hayallerden, bilgiden, gerçeklerden, hakikatten ve tasavvurdan yola çıkıp doğru kapı ya da kapıları bulabiliyor mu açmak için? Doğru kapıyı bulmak veya seçmek sadece aklın işi olmasa gerek zira akıl tek başına hele ki tahminler ve karar vermeyi yönlendirebilen bir nefis de taşıyorken.
Hayallerin tehlikeli olanlarını da hesaba katarsak neyin nerede olması gerektiğini, neyin nasıl ayırt edilmesi gerekliliğini de tahminlerden uzak tutmamız gerekiyor.

Bizler hayal etmeyi, tasavvur etmekle karıştırırız çoğu kez. Tahminler ederiz hayatın birçok alanına dair. Tahminlerimiz tasavvurdan uzak, tasavvurlarımız ise tahminlere hep meyyal...

İnsan düşünen ve düşündüğünü uygularken sonucu merak eden bir varlık olduğuna göre, dış dünyadan önce kendi mevsiminden de haberdar olmalı. Düşünen ve hisseden insan, beklediği ve öğrenmek istediği sonuçların doğru çıkmasıyla mutlu, doğru çıkmaması ile de mutsuz olur. Doğru sonucun çıkması için doğru yolun seçilmesi, doğru metotların kullanılması, tahminlerin yerine çabanın kavileşmesi ve en nihayetinde aklın tek başına karar vermesinin yanıltıcı olabileceği gerçeğini unutmadan. Zira vicdan, karar vermede en hassas ve çelişkisiz idrak noktasıdır. Tüm veriler, elde edilmek istenen doğru kapıya odaklanırken vicdanın geride bırakılması insanı zalim yapar!

Görünenler ile görünmeyenlerin, duyulanlar ile duyulmayanların, bilinenler ile bilinmeyenlerin ardında inananlar için daima Levh-i Mahfûz vardır.


Yasin ONAT



Yorumlar

Popüler Yayınlar